8 Aralık 2011 Perşembe

2-3 yaş arası çocuklar için oyun ve oyuncak önerileri


Oyunun, birçok amacı vardır, bu amaçlardan bir tanesi çocuğa hayatı öğretmektir. Aşağıda 2-3 yaş arası çocuk gelişimi için derlediğim oyun ve oyuncak önerilerini bulacaksınız.
*Tüm oyunlar ve oyuncakların yetişkin denetiminde oynanması önerilir.
-Yumuşak top ile oynama (el ve ayakla)
- Boş plastik şişeleri dizip, yumuşak bir topla devirmesi için ortam oluşturma









-Büyük boncukları ipe dizme (bu tarz oyunlar mutlaka yetişkin kontrolünde oynanmalıdır)
-Delikler açtığınız bir tahtaya kalın ipleri geçirebilme (piyasada örnekleri var).



-Oyun hamuru  veya kil ile oynama (çeşitli seralarda kil bulmanız mümkündür, aileler doğal olması açısından tercih edebiliyor)
- Tek parçalı yapbozlar yapma
- 3 tekerlekli bisiklete binme
- Oyun parklarında küçükler için olan tahteravalliye binme, sallanan ata binme, salıncakta sallanma, kaydıraktan kayma, tırmanma  gibi oyunlar oynama(yetişkin denetiminde)
- Boya kalemleri ve kağıt ile çizimler yapmasına izin verme; gazlı kalem, sulu boya, parmak boyası
 (3 yaşına geldiğinde kalemi yazma pozisyonunda tutabiliyor olmalıdır)
-Bloklar, tahta küpler, tahta bloklar, geçmeli küpler, legolar
  

-3 yaş dolduğunda  gündüz tuvalet eğitiminin tamamlaması beklenir,  görsel veya sesli kitapların bu dönemde faydası olacaktır.


-Yaptığı resimleri sorun ve anlatmasını isteyin
-Vücudunun tüm alanları belli olan bebek alarak vücudun bölümlerini sorun ve göstermesini isteyin. (ayak-bacak-eller-kollar-göbek-boyun-ağız-göz-kulak-saç açıkça belirgin olmalıdır)
Örn: Bunun gözleri nerede?
Örn: Bebeğin burnunu göstererek ‘burası bebeğin neresi?’
-Birlikte kitap okuyun, kitabın resimleri ve konusu hakkında konuşmalar yapın (karşılıklı)
-Okuduğunuz kitaplardaki karakterle alakalı tiyatro oyunları oynayın (el kuklaları ve parmak kuklalar işe yarayabilir)
-Rollere bürünüp oynamak hoşlarına gideceğinden (evcilik oyuncakları, polis oyuncakları, asker oyuncakları, marangoz oyuncakları, doktor oyuncakları, müzik aleti oyuncakları…) çeşitli rollere bürünebileceği oyuncaklar edinin.





-Eşini bulma oyunları oynayın
Örn:  2 çorap ve mendili yakın yerlere koyun, çorabı işaret edin ve aynısını bul deyin
- Renk ve rakamları öğrenmesi için kitaplar ve nesnelerden faydalanın
- Resmin aynısını bulma, aynısının yerini hatırlama, resimler arasındaki farkları bulma gibi oyunlar oynayın
-Pamuk gibi yumuşak/ tahta gibi sert nesnelere dokundurarak bu nesnelerin isimlerini ve farklarını öğretin.
Örn:  bak bu yumuşak bir pamuk, bu ise sert bir tahta. Dokun bak, bu ne kadar yumuşak, oysa diğeri ne kadar da sert
-Çocuk şarkıları ve tekerlemeler öğretin
-Cd veya kasetten müzik dinleyip, müziğe uygun bir ritmde dans edebilirsiniz. Hatta o müziğe özgün 4-5 figürden oluşan bir dans üretebilirsiniz, bu dansı önce çocuğunuzla birlikte yaparken, daha sonra çocuğunuzu tek başına yapması için teşvik edebilirsiniz. Böylelikle çocuğunuz geçmişte öğrenmiş olduğu figürleri hatırlayarak, tekrar sunma fırsatı bulacaktır.


-Duyguları öğrenmek için uygun bir zaman olduğudan günlük hayatınızda sevmek, üzülmek, sinirlenmek gülmek gibi duygu kelimelerini sıkça kullanın. Duygu ifadelerinin sıkça kullanıldığı kitaplar size bu konuda yardımcı olacaktır.
Örn: oyuncaklarını fırlattığın ve kırdığın için sana kızdım. Sanıyorum ki sen de oyuncağın kırıldığı için üzüldün.
Örn:  Oyuncakları toplamaya yardım ettiğin için çok sevindim.
-Çocuğunuzun bazı oyuncaklarını saklayarak, bulmasını isteyin, bulduğunda oyuncağın adını da söylemesi için teşvik edin.
Örn: Anne: Oyuncak araba nereye saklanmış bul bakalım.
         Çocuk:  (bulur ve getirir ve anneye gösterir)
         Anne: Bu bir araba, sen de söyle.
        Çocuk: Araba
*Anne bazen oyuncağı eline alıp, bu oyuncağın adı ne diye de sorabilir.

-Sesleri tanıma oyunu: çocuğun gözlerini kapatın ve çeşitli sesler çıkarın
 (örn: çalan bir telefon, kapı zili, elektrik süpürgesinin sesi, su sesi).
  Çıkardığınız her sesten sonra çocuğa bu sesin ne olduğunu sorun ve adlandırmasını isteyin.

-Ayna karşısında çocuğunuzla benim-senin oyunu oynayın.
 Aynanın karşısına geçin; kendi burnunuzu gösterin ve ‘bu benim burnum’ deyin. Daha sonra çocuğunuzun burnunu göstererek ‘bu da senin burnun’ deyin. Vücudunuzun diğer bölümleri için de bu oyunu çocuğunuzla karşılıklı olarak oynayın.

-Sessiz sinema oyunu; Çocuğunuzun karşısına geçin, ve gün içinde rutin olarak yaptığı hareketleri söylemeden, yalnızca hareketlerinizle gösterin ve ne yaptığınızı bulmasını isteyin.
Örn: diş fırçalıyormuş gibi yapın ve çocuğunuzun ‘Dişini fırçalıyorsun’ demesine sebep olun. Eğer çocuğunuz doğru adlandıramıyorsa, anne-baba- çocuk olarak oynadığınız bu oyunda baba hareketli anlatımı yaparken, siz çocuğunuzla takım olup babasının hareketlerini adlandırabilirsiniz, böylelikle çocuğunuz oyunu daha rahat kavrayacaktır.

 -Cinsiyet bilgisinin de içinde olduğu oyunlar oynayın.
Örn: Bayram ziyaretine gitmeden öce,  kızlar saçlarını tarıyorlar ve elbiselerini giyiyorlar, erkekler ise yeni pantolonlarını giyip bayram ziyareti yapmak için sabırsızlanıyorlar…..

-Çocuğun daire-üçgen-kare şekillerini öğrenebilmesi için şekil tahtalarında yararlanabilirsiniz.

-Dokunarak aynısını bulma oyunu; çocuğun parmağını dairenin etrafında gezdirin ve odasında buna benzer bir şekil bulması için teşvik edin. Aynı oyunu diğer şekiller için de yapın.


-Çocuğunuz bu yaşta bazı renkleri tanır, 2-3 tane renkten obje seçin, çocuğunuzun oyuncakları arasından bunlarla aynı renk başka oyuncaklar bulup eşleştirmesini isteyin.
Örn: Mavi bir küp seçin, ve çocuğunuza ‘Oyuncaklarının arasından bu renk olanları bana ver’ deyin.

-Büyük-küçük/ aynı- farklı gibi kavramları içeren oyunlar oynayın.
Örn: 2 tane bebek alın, ve hangisi büyük diye sorun
Farklı uzunluklarda 2 kalem alın ve hangisi uzun diye sorun?

* Çocuklar 2 yaşından itibaren  grup oyunları oynamaya başlarlar. Ayrıca dilin gelişmesi ile birlikte      ‘-mış gibi oyun’ başlar.
Örn: eşyaları birbiriyle konuşturma, bir başka şeyi bir başka şeymiş gibi kullanarak oyun oynama….
*** Bu derlemede Birgül Bayoğlu’nun Gelişim Destek Planı kitabındaki bilgilere ve Portage erken eğitim rehberindeki bilgilere yer verilmiştir.

22 Kasım 2011 Salı

İnatçı/ Hırçın Çocukla Başaçıkma
(Alışveriş merkezine gitmek kabusa dönüşmesin!)
*Çocuğum bebekliğinden beri gazlı bir çocuk, çok ağlıyor…
* Uyku saatleri hep düzensiz …
*Yeni giysiler giymekten hoşlanmıyor; bıraksanız üst üste 1 ay boyunca aynı giysileri giyer
*Çok hareketli, onu zaptetmekte zorlanıyorum…
* Sevdiği yemekler belli başlı, onlardan başkasını yemez; aynı yemeğin içine başka bir sos koysanız hemen farkeder  ve yemez…
*Ne isterse ‘hemen şimdi’ olsun istiyor;  asla  bekleyemiyor. Özellikle alışveriş merkezlerine gitmek bir işkence; bir şey isteyince tutturuyor, ağlıyor, ortalığı birbirine katıyor, herkes bize bakıyor…
* Benim çocuğum çok inatçı ve hırçın…
*Eğer siz de bu şikayetler gibi şikayetlere sahipseniz, muhtemelen  ‘zor’ bir çocuğa sahipsiniz. Dr. Turecki’nin tanımladığı bu zor çocuklar, tanı konacak düzeyde olmayabilir  ancak ailenin özellikle de annenin hayatını alt üst edebilecek düzeydedir.
* Böyle anneler;  yorgun, tükenmiş, sosyal hayattan kendini olabildiğince geri çekmiş anneler olabiliyor.
Peki ne yapmalı?
Anne baba tutumlarının çocuğun gelişimini ve davranışlarını etkilediği bir gerçek ama bazen doğuştan gelen sebeplerle bazı çocuklar biraz daha ‘zor’ olabiliyor. O’na da kardeşine davrandığınız gibi davranıyor olabilirsiniz ancak o kardeşinden çok daha farklı tepki veridyordur. Tam da bu yüzden aslında çocuğunuzun verdiği tepkilerde  yalnızca tutumların etkili olmadığını söyleyebiliriz.
Eğer bu çocuğumun yapısı sebebiyle ise, o zaman yapacak bir şey yok mu?
·         Tam aksine yapılacak çok şey var!!
Peki Nereden Başlamalı?
ü Önce çocuğunuzu tanıyın.
-Kimi çocuklar yeni tatlara alışmakta zorlanırken, kimisi yeni mekanlara, kimisi de isteklerinin ertelenmesine dayanamaz, kimisi de öylesine hareketlidir ki yerinde durmakta zorlanır.
- Çocuğunuzun nelere karşı daha duyarlı olduğunu saptayın.

ü Çocuğunuzu yeni durumlara karşı hazırlayın!.
-Bu çocuklar yeniliklere ve değişimlere karşı çok hassas olduğundan neler olacağını önceden bilmek bu çocukları zihinsel ve duygusal yönden hazırlayıcı olacaktır.
Örn: Yarın seninle kahvaltımızı yaptıktan sonra her zaman yaptığımız gibi parka gitmek yerine, alışveriş merkezine gideceğiz. Orada önce ayakkabı dükkanını gezeceğiz ardından da oyuncakçıyı gezeceğiz, ancak oyuncak almayacağız…

ü Kriz durumları için yapılacakları önceden belirleyin.
-          Kriz anlarında yapılacak en uygun şey öncelikle çocuğun kendisine veya etrafına zarar vermesini engellemek (Yalnızca durdurmak! Asla fiziksel şiddet uygulamıyoruz). Ardından da çocuğu oradan uzaklaştırmak.
-          Böyle bir kriz anında çocuğunuzun da neler olacağını önceden bilmesi önemli.
Örn: (Alışveriş merkezi örneğine devam edelim). Oyuncakçıda oyuncak almayacağız, ama tabii ki gezebilirsin ama oyuncak alacağız diye tutturursan, seni sakinleşmen için hızlıca ‘x’ yerine götüreceğiz (Bu ‘x’ yeri insanlardan daha uzak olan çocukların sakinleşebilmeleri için sakin bir ortam demek, alışveriş merkezlerindeki bebek bakım odaları ya da otopartaki arabanızın içi olabilir). ‘X’ yerinde sakinleşmen için biraz bekleyeceğiz, ama eğer sakinleşmezsen eve dönmek zorunda kalacağız…
-          Burada en önemli şey, sizin de böyle bir kriz anında, soğukkanlı olun aynen söylediğiniz gibi davranmanız. Eğer söyledikleriniz ve yaptıklarınız tutarsız olursa hiçbir ilerleme kaydetmeniz mümkün olmayacaktır!

Önemli not:  Yukarıda maddelediğim bilgiler, ailelerin günlük hayatta yaşabilecekleri sorunlar için pratik bilgiler içeriyor. Tabii ki bu uralları uygulamak tek başına yeterli olmayabilir,(kararlı ve tutarlı olmak altın kuraldır!) ancak bu bilgiler iyi bir başlangıç niteliğindedir. Zor bir çocuğa sahip olmak farklı bir durumdur ve  2-3 öneri  ile değişemeyecek kadar karmaşıktır. Ayrıca tüm aile bir sistemdir ve zor bir çocuk domino taşları gibi tüm aileyi etkiler, artık herkesin sinirleri yıpranmıştır!
*Stanley Turecki ve Leslie Tonner’in yazdığı ‘ Anne Baba ve Eğitimciler İçin Zor  Çocuk’ adlı kitap bu konuda iyi bir kaynak, kesinlikle öneririm. Tabii ki kitabı okumanın da yetersiz kaldığı durumlar olacaktır, böyle durumlar için ‘çocuk ve aile’ konusunda uzmanlaşmış psikologlara, pedagoglara veya psikiyatrlara gitmenizi öneririm.
*Yukarıdaki yazıda  Dr. Stanley Turecki ve Leslie Tonner’in  ‘ Anne, Baba ve Eğitimciler için Zor Çocuk’ adlı kitabındaki bilgiler de kullanılmıştır.

18 Kasım 2011 Cuma

3-5 yaş arası çocuğumla oyun yolu ile iletişim kurma:
Günümüzde çocuklar, 3 yaşından itibaren okul öncesi eğitim almaya başlıyor. Anneler çocuklarını okula vermeden önce derin bir araştırma yapıyor, en iyisi için çaba harcıyor.
*‘Aileden ilk kez ayrılıp yeni bir kuruma başlayan çocuklarda 4-6 haftalık bir sürecin adaptasyon için ideal olduğu kanısı var, ancak  çocuğun yapısına, ailenin yapısına ve kurumun yaklaşımına bağlı olarak bu sürede ufak farklılıklar görülebilir’
Annelerin aklına bir soru takılıyor; Acaba çocuğum okulda ne yapıyor?
Çocuğunuza ‘bugün okulda ne yaptın’ sorusunu sorduğunuzda çoğunlukla tatmin edici bir cevap bulamazsınız çünkü çocukların öyküyü anlatma kapasiteleri sınırlıdır.
*Peki nasıl anlayacağım, nasıl iletişim kuracağım?
*Cevabı çok basit; oyun oynayarak!
Oyunun birden çok işlevi vardır, biri çocuklara ‘öğretmek’ iken diğeri  oyun yolu ile çocuğun ‘duygu dünyasını anlamak ve onunla iletişim kurmak’tır.
Burada bahsedeceğim oyun türü, çocuğunuzun duygu dünyasını anlamak, onunla iletişime geçmek için kullanılan yönlendirilmemiş oyun türüdür.
 (Yönledirilmemiş oyun, deneyimli oyun terapistleri tarafından uygulanılan oldukça etkin bir yöntemdir, ben de özellikle okul öncesi çağındaki çocuklarla çalışırken bu yöntemi uygulamaktayım. Burada bütün bu ‘yönlendirilmemiş oyun sürecini’ anlatmam mümkün olamayacağı gibi bu işi layığı ile yapan kişilere de saygısızlık olur. Amacım; bazı yöntemleri siz okuyucuyalara sunarak  ev içerisinde çocuk ve ailenin iletişimini güçlendirmek)
Çocuğunuz belki okulda ne yaptın sorusuna direk olarak cevap veremeyecektir ancak onunla oyun oynadığınızda (bebekleri konuşturabilirsiniz, kuklaları konuşturabilirsiniz, evde kukla yoksa parmağınızın ucuna göz –ağız- burun çizerek onları bile konuşturabilirsiniz), olan bitenle alakalı bilgi almanız mümkün olacaktır.
Oyun oynarken tabii ki, çocuk okuldan  gelir gelmez elinize bir kukla alıp, bu Ayşe kukla ya da bu Ali kukla ne yapmış diye sorarsanız, yine cevap alamayacaksınız. Benim önerdiğim belli bir süre içerisinde çocukla oyun oynamak ve bu oyunu ‘eğitmenlik rolü üstlemeden’  serbest bir biçimde yapmak!
Aşağıda yönlendirilmemiş oyunla ilgili bazı teknikleri bulacaksınız:
Çocuğunuzla oyun oynarken yapın:
1. Çocuğunuzun davranışını  tanımlayın:
Sebepleri:
ü  Çocuğun oyunu yönetmesine izin verir.
ü  Çocuğa onunla ilgilendiğinizi gösterir.
ü  Konuşma (sohbet anlamında) için model oluşturur.
ü  Çocuğun oyuna dikatini vermesini sağlar.
ü  Çocuğun oyunla ilgili düşüncelerini organize eder.
Örnek:
*Bu kırmızı bir küp
*Bir kule yapıyorsun
*Gülen surat çizdin
*Bu kovboy mutlu görünüyor
2. Uygun oyun şeklini taklit edin:                                                           
Sebep:
ü  Çocuğun seçtiği oyun şeklini onayladığınızı  gösterir.
ü  Çocuğa sizin de oyuna katıldığınızı gösterir.
ü  Çocuğun da sizin yaptıklarınızı taklit etme motivasyonunu artırır.
Örnek:
Çocuk: Bebeği yatağa koyuyorum
Ebeveyn: Ben de kardeş bebeği yatağa koyuyorum
Çocuk: Ben gökyüzüne bir tane güneş çiziyorum
Anne: Ben de kendi resmime güneş çiziyorum

3. Uygun konuşmaları yansıtın:
Sebep:
ü  Konuşmayı kontrol etmediğinizi gösterir.
ü  Çocuğa gerçekten dinlediğinizi gösterir.
ü  Çocuğun kabul edildiğini ve anlaşıldığını hissettirir.
ü  Sözel iletişimi güçlendirir.
Örnek: 
Çocuk: Yıldız çizdim
Ebeveyn: Evet bir yıldız çizdin.
Çocuk: Bu kaleyle oynamayı seviyorum.
Ebeveyn: Bu oynaması çok eğlenceli olan bir kale.

Çocuğunuzla oyun oynarken yapmayın:
4. Komut vermeyin
Sebep:
ü  Böylelikle çocuğu yönetmemiş olursunuz                             
ü  Hoşnutsuzluk ortamı oluşturabilir
ü  Çocuğun kurallara uyduğu yöntem daha sonra öğretilecektir
Fark etmeden verilen komutlar: 
İndirek:
Bana kağıdı uzatır mısın?
Bana alfabeyi sayar mısın?
Direk:
Şuraya bak
Ayakkabını bağla  
* Not: Bunları yapmayın.

5. Soru sormayın:                     
Sebep:
ü  Sorular konuşmayı takip ettirmektense yönlendirir!
ü  Çoğu birer komuttur ve bazıları da cevap gerektirir.
ü  Sanki çocukla aynı fikirde değilmişsiniz  ve onu
dinlemiyormuşsunuz gibi hissettirir.
Örnek:
Bu mavi olan, değil mi?
Bunun rengi ne?
Eğleniyor musun?
Çöp kovasıyla oynamak ister misin?
* Soru sormak yönlendirici olacağıdan, sormayın!
Tüm bu kurallara dikkat edip bir süre çocukla oynayınca, çocuğunuzun hangi duyguları hissettiğini anlayacaksınız, çünkü çocuğunuz duygularını otomatik olarak oyununa yansıtacaktır.
Eğer hala birtakım kaygılarınız varsa (en azından çocuğa yarım saatlik bir serbest oyun süreci tanıdıktan sonra) 2 tane uygun obje seçerek ( 2kukla, 2 oyuncak veya kendi parmağınıza + çocuğunuzun parmağına çizdiğiniz surat), o objeleri konuşturup, neler olduğunu sorabilirsiniz, böylelikle çocuğunuzdan cevap alma ihtimaliniz yükselecektir.
Unutmayın ki çocuğun yansıttığı duygular illa ki okulla alakalı olmak zorunda değil, evde yaşadıklarının ve sokakta arkadaşlarıyla yaşadıklarının bir yansıması da olabilir.
**Bu yazı, Dr. Thomas Gordon’un Aile İletişim Dili ve Charles E. Schaefer& James M. Briesmeister’in Handbook Of Parent  Training kitaplarındaki bilgilerden derlenmiştir.